Hayat;
Seni özleyecek kadar
Uzun değil,
Beni b e k l e t m e .
31 Aralık 2012 Pazartesi
26 Aralık 2012 Çarşamba
Varlığı hüküm sürsede gönülhanede, yokluğu kor gibi düşüyor işte
Hiçbir vakit suçlu aramadım ... Elemleri kendim ektim içime .. Yaralarım var elbet kendim biçerek büyüttüm .. Çekilen her özlemlerde tesbih misali dizdim sabr taşlarını .. Cefası var ise devası da vardır Rabbimin diye telkinde bulundum hep ... Kendi sızılarımı sıvazladım Ya Şafi diye ..
Ah dedim ah ne denli nefsin çukurları...nda bertaraf oldu anlarım .. Kan revan oldu ... Rabbim dedim yine kıyamadı kuluna Rahmetini saldı gönlüme ...
Ademoğlu toplansa dost insanoğlunun kendine ettiğini edemez inan ki .. Bi yanım kabil oldu hep bir yanım Habil .. Kendi katlini yapan günahsız gibiydim ...
Ve ben ardı sıra kalmaktan kendime beni benle bırakmayacak Rabbime sığınıyorum .. ALLAH YAR çok şükr Yaradanım var diyorum ...
Aşk Üç Harf..
Züleyha, Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca.
"Yusuf" diye başladı,
-Durdu..!
"Yusuf" diye bitirdi..!
Gördü ki hitaptan öteye geçemedi, anladı ki aşkın namesinde, sernameden öte kelam yok...
Ve Züleyha'nın lugatında Yusuf'tan öte sözcük yok..!
"Yusuf" diye başladı,
-Durdu..!
"Yusuf" diye bitirdi..!
Gördü ki hitaptan öteye geçemedi, anladı ki aşkın namesinde, sernameden öte kelam yok...
Ve Züleyha'nın lugatında Yusuf'tan öte sözcük yok..!
Bir ömr'ün Özeti
İmla hatasıydı yüreğimin Sen'i yazışı ........
Bir anlık gaflet say sen, bense cebrail'in sözü gibi kutsal saydım Bi/zi...
Hira da inzivaya çekilmiş Aşk gibi
Uzlet'im Yar ile Mubarektir ayet hükmünde ...
... ... Yürekgah'ım La die inleyişi dilimin LaL sebebidir
Sen üstüne alınma Ladini Yüreğine bir besmele çektir yeter..!
Şerrinden doğan hayr'a muhtac bir acizim alemin dipsiz kuyusunda ...
Cebren hüküm giydirilirken Sukut-u çığlık Ömr'üme
Sen'i ömr bilişiminden ceza-i mahkum bir cesedim ben
Can Yangınım'dan düşen korlar onlar ... Ben değil içim ağlıyor İnaN ..
Sanırım kırılmışlığım battı Yüreğime deşildikce kan/ağlıyor ...
AFF ..! Koptu kıyamet yürekgah'ımda g/ittiğin gecenin sabahında
Düştüm binparça halinde mahşerin tam ortasına ...
Hesap çetin derler'di Peygamberler'in aklı dururmuş ya hesap anında ...
Benden tek kelam döküldü O g/itti düştüm yangına...
Haram Aşk'tın ya Yüreğimde durmuşsun ...
Sol Yanıma hak die sürüldüm cehennemin en dibine ...
İşgalin son bulursa yüreğimde tecelli edecek ayet ruhumda ...
Rabbinizden ümit kesmeyiniz ...
Ümidimi kesmeden zulum altında ki Yüreğimde Sabr eyliyorum ...
( Can Yangını Can daha nasıl anlatılır anlasana Yar ..! )
B/öldün ya Sen, öldüm ya Ben ...
Helaldir artık g/öz Y/aş'larım ...
Bir anlık gaflet say sen, bense cebrail'in sözü gibi kutsal saydım Bi/zi...
Hira da inzivaya çekilmiş Aşk gibi
Uzlet'im Yar ile Mubarektir ayet hükmünde ...
... ... Yürekgah'ım La die inleyişi dilimin LaL sebebidir
Sen üstüne alınma Ladini Yüreğine bir besmele çektir yeter..!
Şerrinden doğan hayr'a muhtac bir acizim alemin dipsiz kuyusunda ...
Cebren hüküm giydirilirken Sukut-u çığlık Ömr'üme
Sen'i ömr bilişiminden ceza-i mahkum bir cesedim ben
Can Yangınım'dan düşen korlar onlar ... Ben değil içim ağlıyor İnaN ..
Sanırım kırılmışlığım battı Yüreğime deşildikce kan/ağlıyor ...
AFF ..! Koptu kıyamet yürekgah'ımda g/ittiğin gecenin sabahında
Düştüm binparça halinde mahşerin tam ortasına ...
Hesap çetin derler'di Peygamberler'in aklı dururmuş ya hesap anında ...
Benden tek kelam döküldü O g/itti düştüm yangına...
Haram Aşk'tın ya Yüreğimde durmuşsun ...
Sol Yanıma hak die sürüldüm cehennemin en dibine ...
İşgalin son bulursa yüreğimde tecelli edecek ayet ruhumda ...
Rabbinizden ümit kesmeyiniz ...
Ümidimi kesmeden zulum altında ki Yüreğimde Sabr eyliyorum ...
( Can Yangını Can daha nasıl anlatılır anlasana Yar ..! )
B/öldün ya Sen, öldüm ya Ben ...
Helaldir artık g/öz Y/aş'larım ...
19 Aralık 2012 Çarşamba
17 Aralık 2012 Pazartesi
İyi ol; fakat, çok iyi olma.
Birazcık huysuz ol; fakat, çok değil...
İçinden geliyorsa dua et.
Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, sevecen ol.
Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan;
...
Birazcık huysuz ol; fakat, çok değil...
İçinden geliyorsa dua et.
Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, sevecen ol.
Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan;
...
Bağır, çağır, kır, dök ve unut!
Her zaman ve her yerde, eline geçen bütün mutluluğu yakala,
En ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme!
Yaşa! Her şeyden önce yaşa!
Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için, laf olsun diye günlerini geçirme.
Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev!
Hayatını öyle yaşa ki her an kendi elini sıkabilesin.
Her gün faydalı olan bir şey yap ki gece örtüyü üzerine çekerken, kendi kendine 'ben elimden geleni yaptım' diyebilesin.
Düşüncelerin neyse, hayatın da odur; hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan, düşüncelerini değiştir.
(William Shakespeare [Yazar, Şair])
Her zaman ve her yerde, eline geçen bütün mutluluğu yakala,
En ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme!
Yaşa! Her şeyden önce yaşa!
Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için, laf olsun diye günlerini geçirme.
Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev!
Hayatını öyle yaşa ki her an kendi elini sıkabilesin.
Her gün faydalı olan bir şey yap ki gece örtüyü üzerine çekerken, kendi kendine 'ben elimden geleni yaptım' diyebilesin.
Düşüncelerin neyse, hayatın da odur; hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan, düşüncelerini değiştir.
(William Shakespeare [Yazar, Şair])
16 Aralık 2012 Pazar
13 Aralık 2012 Perşembe
12 Aralık 2012 Çarşamba
Mırıldanmalar
"...İçimden dedim, ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi
Nedir alnımızdan öpmek için izimizi süren
Kalmış mıdır kalesi düşmüş bir şehrin cazibesi
Nedir yalnız bize yakışan bu serüven.
...
Bu serüven ki
Bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
Ve terk etti bizi huzur denen sevgili
Kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
Billur bir kuş gibi...
İçimden dedim, gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu
Beraber yürüyelim olur mu..."
İbrahim Tenekeci
Nedir alnımızdan öpmek için izimizi süren
Kalmış mıdır kalesi düşmüş bir şehrin cazibesi
Nedir yalnız bize yakışan bu serüven.
...
Bu serüven ki
Bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
Ve terk etti bizi huzur denen sevgili
Kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
Billur bir kuş gibi...
İçimden dedim, gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu
Beraber yürüyelim olur mu..."
İbrahim Tenekeci
İki Yaralı..
Oysa ne kaldı geceye dair şurda! Sen ve ben.
Yüksüz iki kutup; çekemeyen ve itemeyen
Ve dilsiz iki kuş ötemeyen.
Bir umutla yine de konduğun dalı güzelleştiriyorken
Ve ben kırıyorken seni ve dalı,
Bir neden olmalı...
Ama sorma, geceye dair ne kaldı şurda!
Sen ve ben; iki yaralı...
Yüksüz iki kutup; çekemeyen ve itemeyen
Ve dilsiz iki kuş ötemeyen.
Bir umutla yine de konduğun dalı güzelleştiriyorken
Ve ben kırıyorken seni ve dalı,
Bir neden olmalı...
Ama sorma, geceye dair ne kaldı şurda!
Sen ve ben; iki yaralı...
TIP!
Suskunluğa anlamını; susan değil, suskunluğa maruz kalan verir...
-Konuş! Seni dinliyorum. Şu acınası görüntünün altında, o sığ düşüncelerinin arka sıralarında bir sır! Bana gözyaşlarının ardındaki bataklığı anlat. Bir cevap, yüreğimdeki ateşi söndürmeyecek olsa da iç kanamamı durduracak bir cevap... Sonra gideceğim, söz veriyorum.
Evet, söz veriyorum, iki kelimelik:
Seni seviyorum.
İçimde...
n...
-Neden? Ne bekliyorsun ki? Bütün acılarımı şu bir kaç dakika içine sığdırmamı mı? Zamana mekan muamelesi yapmamı mı bekliyorsun benden? Acıyan gözlerin yerle bir olan benliğimin üzerinde!.. Ne bekliyorsun ki?
Söyleyemem, git!..
Günahkârım, ölmeden azap olma!
Acı bir sırrın tutsağıyım, esaretim çok!
Şu kavrulayan yaraya bir de sen kezzap olma!
Ne kadar istesem de cesaretim yok!..
Söyleyemem, git!..
-Gelecek hakkında tahmin yürütmek yerine, neden oluruna bırakamadığını hıçkırmadan anlat istiyorum sadece. Bu riski alamam diyerek vazgeçiyorsun; her kararın ardında bir risk olduğunu ve vazgeçmenin de bir karar olduğunu bile bile ve bilmeden pişmanlığın dehlizlerini...
Gidemem! Yaktım tüm gemileri
Bütün hislerimi kılıçtan geçir.
Can çekiştirme bana eylül geceleri
O zehir gözyaşlarından bir yudum içir.
-Öff! Sıkılıyorum şöyle lafı uzatmandan! Bu kumarı oynayamam.Hem ileride daha fazla üzüleceğiz ''biliyorum''. Anlamak bu kadar mı zor?
(Bilmiyorsun.Benim ne kadar üzülebileceğim hakkında herhangi bir fikrin yok. Sanıyorsun sadece, bilmiyorsun. Küçük bir çocuk sarkar dipsiz bir kuyuya ve düşer. Ne kadar çok düşecek nereden bileceksin? Bilmiyorsun, sanıyorsun sadece. Kendi çekeceğin acıya tercih, çektirdiğin bu acı...)
-Yine gözlerin duvarda, beni dinlemiyorsun bile.Boğuyor beni bu sürekli düşünceli halin. Sıkılıyorum şöyle düşünceleri uzatmandan... Yüzüme bak! Bu kadar efendi olmak zorunda değilsin... Neden kaçırıyorsun gözlerini benden?
Firar ediyorum gözlerinden.
İçleri ne yalan, ne günah, ne ışıksız
Hiç bilemeyeceksin...
Seninle daha ne çok oturacağız karşılıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Sana daha ne şiirler yazacağım başlıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Umursamadığımı düşün diye telaşsız;
Yüreğim sürünse de ben yürüyerek
Tüm firarların ruhuna aykırı bir ahestelikle
Ve ne yazık ki müsadenle,
Firar ediyorum gözlerinden.
-Afedersin, tabi ki dinliyorum. Ama biliyorsun hep düşünceliyim. Olanlara anlam vermek, gökyüzüne tırmanmak kadar güç. Yüzüme baktığında göremediğin 'hiçliğini' sana hangi aynada gösterebilirim?
-Böyle uzattıkça boğuluyorum. Sıkıyorsun beni, sıkılıyorum iyice senden. Susmayı da, konuşmayı da, düşünmeyi de, sevmeyi de uzatıyorsun. Susarak konuşmayı uzatıyorsun sonra ve düşünerek sevmeyi!.. En çok da susarak sevmeyi uzatıyorsun... Bitti artık anlamıyor musun? Bitti, yeter, sus...
Tıp!
-Neden? Ne bekliyorsun ki? Bütün acılarımı şu bir kaç dakika içine sığdırmamı mı? Zamana mekan muamelesi yapmamı mı bekliyorsun benden? Acıyan gözlerin yerle bir olan benliğimin üzerinde!.. Ne bekliyorsun ki?
Söyleyemem, git!..
Günahkârım, ölmeden azap olma!
Acı bir sırrın tutsağıyım, esaretim çok!
Şu kavrulayan yaraya bir de sen kezzap olma!
Ne kadar istesem de cesaretim yok!..
Söyleyemem, git!..
-Gelecek hakkında tahmin yürütmek yerine, neden oluruna bırakamadığını hıçkırmadan anlat istiyorum sadece. Bu riski alamam diyerek vazgeçiyorsun; her kararın ardında bir risk olduğunu ve vazgeçmenin de bir karar olduğunu bile bile ve bilmeden pişmanlığın dehlizlerini...
Gidemem! Yaktım tüm gemileri
Bütün hislerimi kılıçtan geçir.
Can çekiştirme bana eylül geceleri
O zehir gözyaşlarından bir yudum içir.
-Öff! Sıkılıyorum şöyle lafı uzatmandan! Bu kumarı oynayamam.Hem ileride daha fazla üzüleceğiz ''biliyorum''. Anlamak bu kadar mı zor?
(Bilmiyorsun.Benim ne kadar üzülebileceğim hakkında herhangi bir fikrin yok. Sanıyorsun sadece, bilmiyorsun. Küçük bir çocuk sarkar dipsiz bir kuyuya ve düşer. Ne kadar çok düşecek nereden bileceksin? Bilmiyorsun, sanıyorsun sadece. Kendi çekeceğin acıya tercih, çektirdiğin bu acı...)
-Yine gözlerin duvarda, beni dinlemiyorsun bile.Boğuyor beni bu sürekli düşünceli halin. Sıkılıyorum şöyle düşünceleri uzatmandan... Yüzüme bak! Bu kadar efendi olmak zorunda değilsin... Neden kaçırıyorsun gözlerini benden?
Firar ediyorum gözlerinden.
İçleri ne yalan, ne günah, ne ışıksız
Hiç bilemeyeceksin...
Seninle daha ne çok oturacağız karşılıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Sana daha ne şiirler yazacağım başlıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Umursamadığımı düşün diye telaşsız;
Yüreğim sürünse de ben yürüyerek
Tüm firarların ruhuna aykırı bir ahestelikle
Ve ne yazık ki müsadenle,
Firar ediyorum gözlerinden.
-Afedersin, tabi ki dinliyorum. Ama biliyorsun hep düşünceliyim. Olanlara anlam vermek, gökyüzüne tırmanmak kadar güç. Yüzüme baktığında göremediğin 'hiçliğini' sana hangi aynada gösterebilirim?
-Böyle uzattıkça boğuluyorum. Sıkıyorsun beni, sıkılıyorum iyice senden. Susmayı da, konuşmayı da, düşünmeyi de, sevmeyi de uzatıyorsun. Susarak konuşmayı uzatıyorsun sonra ve düşünerek sevmeyi!.. En çok da susarak sevmeyi uzatıyorsun... Bitti artık anlamıyor musun? Bitti, yeter, sus...
Tıp!
Araz
......
Firar ediyorum gözlerinden.
İçleri ne yalan, ne günah, ne ışıksız
Hiç bilemeyeceksin...
Seninle daha ne çok oturacağız karşılıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Sana daha ne şiirler yazacağım başlıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Umursamadığımı düşün diye telaşsız;
...
Firar ediyorum gözlerinden.
İçleri ne yalan, ne günah, ne ışıksız
Hiç bilemeyeceksin...
Seninle daha ne çok oturacağız karşılıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Sana daha ne şiirler yazacağım başlıksız!
Hiç bilemeyeceksin...
Umursamadığımı düşün diye telaşsız;
...
Yüreğim sürünse de ben yürüyerek
Tüm firarların ruhuna aykırı bir ahestelikle
Ve ne yazık ki müsadenle,
Firar ediyorum gözlerinden.
.....
Tüm firarların ruhuna aykırı bir ahestelikle
Ve ne yazık ki müsadenle,
Firar ediyorum gözlerinden.
.....
11 Aralık 2012 Salı
10 Aralık 2012 Pazartesi
Araz
Ne güzeldir; dört gözle beklediğiniz bir haberin gelmesi.
Yağmurdan sonra, açan güneş...
Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek.
Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak.
Sabahları kızarmış ekmek kokusuyla uyanmak...
Bir doktor muayenehanesinin kapısından şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak.
Sabah uyanıp o gün tatil olduğunu hatırlamak.
“Artık bitti “derken sizi arayıvermesi.
Soğuktan titrerken elinize tutuşturulan bir bardak çay...
...
Yağmurdan sonra, açan güneş...
Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek.
Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak.
Sabahları kızarmış ekmek kokusuyla uyanmak...
Bir doktor muayenehanesinin kapısından şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak.
Sabah uyanıp o gün tatil olduğunu hatırlamak.
“Artık bitti “derken sizi arayıvermesi.
Soğuktan titrerken elinize tutuşturulan bir bardak çay...
...
En önemlisi, nefes almak, konuşmak, duymak, yürümek, görmek, anlamak..
"Ne Güzeldir" tüm bunlara şükredebilmek...
"Ne Güzeldir" tüm bunlara şükredebilmek...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)